Her insan öfkelenir bu kolaydır; fakat tam adamına, tam ölçüsünde, tam zamanında, tam yerinde ve tam usulünde öfkelenmek, ne herkesin kudretindedir ne de kolaydır.
VELİ BÜLTENİNİ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ.
ÖFKEYE YENİLMEMEK
Bir zamanlar çok çabuk öfkelenen ve bu yüzden hiç arkadaş edinemeyen küçük bir oğlan varmış. Babası ona bir kese dolusu çivi vermiş ve her öfkelendiğinde, bahçe kapısına bir çivi çakması gerektiğini söylemiş. Oğlan daha ilk gün kapıya 37 çivi çakmış. İlerleyen haftalarda, öfkesini kontrol etmeyi öğrendikçe, kapıya çaktığı çivilerin sayısı da her geçen gün azalmış. Gün gelmiş, öfkesini kontrol etmenin kapıya çivi çakmaktan daha kolay olduğu keşfetmiş. Ve bir gün çocuk, öfkesine hiç yenilmemeyi öğrenmiş. Koşup babasına durumu anlatmış ve babası bu kez ona, öfkesine her hâkim olduğunda kapıdan bir çiviyi söküp çıkarmasını söylemiş. Günler geçmiş ve oğlan gelip babasına tüm çivilerin söküldüğünü anlatmış. Babası onu elinden tutup, bahçe kapısının yanına getirmiş ve şöyle demiş: “Aferin oğlum, çok şey başardın; ama bir bak, kapının üstü delik deşik oldu. Bu kapı asla eskisi gibi olmayacak. Öfkeyle söylediğin sözler, tıpkı bunlar gibi izler bırakır. İnsana bıçak saplayıp, sonra çekip çıkarabilirsin ama üst üste ne kadar özür dilersen de yara hala oradadır. Dil yarası da fiziksel bir yara kadar kötüdür. Aslında arkadaşlar nadir bulunan mücevherlerdir. Seni gülümsetir ve başarılı olman için seni teşvik ederler. Sana kulak verirler ve her zaman kalplerini sana açık tutmak isterler.”
Öfkeliyken konuş, göreceksin ki pişman olacağın en güzel konuşmayı yapacaksın.
BENİ ÖFKELENDİRECEK BİR OLAYLA KARŞILAŞTIĞIM ZAMAN;
10’ kadar sayabilirim.
Öfkelendiğim ortamdan uzaklaşabilirim.
Kendimi sakinleştirecek cümleler kurabilirim. (Sinirliyim, ama durumu idare edebilirim. (Her şey yolunda )
Öfke ortamından sıyrılabilirim, resim çizebilirim ya da sakinleştirici bir müzik dinleyebilirim.
Kendimi her şeyin yolunda olduğu bir anı düşünerek sakinleşebilirim.
Çok istediğim şeyler gerçekleşmeyebilir bunu bilirim. Başıma gelenleri her zaman kontrol edemem ama düşüncelerimi kontrol edebilirim. Sinirlenmek yerine alternatif yollar geliştirebilirim.
Öfkelendiğim anda içimden geçen cümleleri bir kağıda yazarım ve yanlış olan düşünceler üzerine düşünürüm ya da birinden yardım isterim . Çünkü düşünceler ve inanışlar duyguları tetikler ama bazen düşündüğüm ve inandığım bir şey doğru olmayabilir, boşu boşuna sinirlenmiş olup başkalarına zarar vermiş olabilirim.
ÖFKELENDİĞİM ZAMAN;
Öfkelenmek hissedilmesi normal bir durumdur. Önemli olan ifade ederken çevrendeki insanlara veya eşyalara zarar vermeden doğru ifade etme yöntemlerini öğrenmektir.
Duygularımı bir parça kağıda yazarım ve kağıdı yırtarım.
Öfkeli bir resim çizerim, ardından resmi karalarım.
Rahatlayana kadar ağlarım. Ağlamanın zayıflık göstergesi olmadığını bilirim.
Oyun hamurunu sıkarım.
Bir yetişkinle duygularımı paylaşırım.
Yatıştırıcı veya dinlendirici müzik dinlerim.
Bir yastığa bağırırım.
Spor yaparım.
Sinirlendiren olayı düşünerek bir balon şişiririm ve sonunda öfkemin yatıştığını düşünerek patlatırım.
Sinirlendiren olayı kap dolusu suya anlatırım sonra suyu lavaboya dökerim, sorunlarımın su ile aktığını düşünürüm.
Sakinleşince o kişinin yanına dönerim ve sorun davranışa çözüm bulmaya çalışırım.
ÖFkenizi kontrol etmek; kavga etmekten, küfretmekten daha fazla cesaret ve emek ister.
ÖFKELENİNCE NEDEN BAĞIRIRIZ?
Hintli bir ermiş öğrencileri ile gezinirken Ganj nehri kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran bir aile görmüş. Öğrencilerine dönüp “insanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?” diye sormuş. Öğrencilerden biri “çünkü sükûnetimizi kaybederiz” deyince ermiş “ama öfkelendiğimiz insan yanı başımızdayken neden bağırırız? O kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak bir ses tonu ile de aktarabilecekken niye bağırırız?” diye tekrar sormuş. Öğrencilerden ses çıkmayınca anlatmaya başlamış: “İki insan birbirine öfkelendiği zaman, kalpleri birbirinden uzaklaşır. Bu uzak mesafeden birbirlerinin kalplerine seslerini duyurabilmek için bağırmak zorunda kalırlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse, arada açılan mesafeyi kapatabilmek için o kadar çok bağırmaları gerekir.” “Peki, iki insan birbirini sevdiğinde ne olur? Birbirlerine bağırmak yerine sakince konuşurlar, çünkü kalpleri birbirine yakındır, arada mesafe ya yoktur ya da çok azdır. Peki, iki insan birbirini daha da fazla severse ne olur? Artık konuşmazlar, sadece fısıldaşırlar çünkü kalpleri birbirlerine daha da yakınlaşmıştır. Artık bir süre sonra konuşmalarına bile gerek kalmaz, sadece birbirlerine bakmaları yeterli olur. İşte birbirini gerçek anlamda seven iki insanın yakınlığı böyle bir şeydir.” Daha sonra ermiş öğrencilerine bakarak şöyle devam etmiş: “Bu nedenle tartıştığınız zaman kalplerinizin arasına mesafe girmesine izin vermeyin. Aranıza mesafe koyacak sözcüklerden uzak durun. Aksi takdirde mesafenin arttığı öyle bir gün gelir ki, geriye dönüp birbirinize yakınlaşacak yolu bulamayabilirsiniz.”
Adres:
CUMHURİYET MAH. HASANALİ TÜRKER CAD. NO 64 İÇ KAPI NO 1 SAVAŞTEPE / BALIKESİR
Telefon
02665522030